Rahmetli Vehbi Koç’a ait hayatımızda çok önemli olan bir hayat dersi ile başlayacağım makaleme,
“Evin varsa bir sıfır koymalısın varlıklar hanene,
İşin varsa bir sıfır daha koymalısın,
İş seninse üç sıfır daha koymalısın,
İşin iyi gidiyorsa üç sıfır daha,
Araban varsa bir sıfır,
Yazlığın varsa bir sıfır daha,
Daha sıralanabilir sıfırlar hanesi…
Ancak, Sağlığın varsa bir koyarsın başına,
o zaman bütün sıfırlar anlamlı bir değere ulaşır.
Yoksa sonuç sıfırdır, hiç uğraşmayasın boş yere…”
Rahmetli iş adamı ve örnek insan Vehbi Koç’tan hayata dair öğreneceğimiz çok şey olduğuna inanıyorum. (Hatıralarım ve görüşlerim ile Vehbi Koç anlatıyor kitaplarını tavsiye ediyorum. )
Bu suretle onun bir hayat felsefesi olarak yazdığım alıntıyı ben ülkemizdeki eğitim sistemi için yapmak istiyorum. Çok kötü olmasa da hiç de iyi olmayan ve meslek erbabı gençlerin yetişmediği bir eğitim sistemi ülkemizdeki yatırımların çok iyi sonuçlanmaması ile sürdürülmektedir.
Siz ne kadar teknoloji donanımlı sanayi, endüstri, tarım, inşaat, turizm, güzel sanat, petrokimya v.b gibi bir sürü yatırımda yapsanız orada işe katkı verecek eğitimli deneyimli personel olmadıkça iş ilerlemez ve büyüyemezsiniz hatta hiçbir gelişme göstermeden ya kapatırsınız ya da devredersiniz.
Ülkede büyük kurumsal firmalar çoğunlukla tekel oluşturmuş ve kar marjları iyi ve iyi ücret vererek deneyimli ve kendini geliştirmiş yetenekli, aidiyet duygusu yüksek, kurum kültürüne uyumlu, gelişim ve değişime açık, kariyer planlaması olan ve beklentisi olan insanları bulup çalıştırabiliyor.
Ancak yeni kurulmuş, piyasada rakipleri çok olan rekabetçi ve Pazar payı düşük olan işletmeler, üretim, finans, pazarlama ve rakiplerle bir mücadele verirken haliyle çok yüksek ücrette veremeyeceklerinden aldığı ve çalıştırdığı personeller de yeterli liyakat, bilgi ve deneyime sahip olmayan kendi daha usta personellerin yanında yetiştireceği personeller çalıştırmaktadır.
Düz ve hiçbir mesleki bilgisi olmayan personelin yetişmesi ve ondan verim alması, işe adapte olması uzun sürdüğünden ya personel işi yapamam deyip işten ayrılıyor ya da işveren istediği verimi alamayıp gelecek vadetmeyen personeli işten çıkarıyor.
Bu hem işveren hem de işçi için bir zaman kaybı olmakta ve işverenler için her işe alış büyük bir maliyet getirmektedir.
Bu kayıpların ortadan kalkması için ülkemizde her mesleğin bir okulu olmalı ve mesleki eğitim vermeyen hiçbir okul olmamalı. Bunun için ilkokul birinci sınıftan başlamak kaydıyla,
- Mutlaka her öğrencinin bir spor branşı olmalı,
- Her öğrencinin bir hobisi olmalı,
- Her öğrencinin bir sosyal aktivite grubu olmalı,
- Her öğrencinin bir mesleki beceri testi yapılmalı ve ilk okuldan başlamak üzere teorikten pratiğe doğru geliştirilmeli,
- Orta okulda mesleki eğitim uygulamalı olarak başlamalı,
- Bu eğitimler lise döneminde branş okullarına dönüştürülmeli ve lise beş seneye çıkmalı,
- Branş olarak, ağır sanayi, hafif sanayi, otomotiv, inşaat, mimarlık, haritacılık, makine, torna tesviye, elektrik, elektronik, bay, bayan kuaför, denizcilik, turizm, spor, ticaret, bankacılık, muhasebe, tarım ve hayvancılık gibi bölgesel anlamda da etkili olabilecek tüm meslek dallarında gerekli eğitimlerle liseden mezun olunduğunda kalfa olabilecek bir düzeye gelebilmeli,
- Yüksek okula giden ve iki yıl branşı üzerinde eğitim alan öğrenci artık bu meslekte ustalık belgesine sahip olması gerekir,
- Üniversitelere bu kadar çok öğrenci verdiğinizde çalışma hayatına geç giren gençlerin hem tahsil yapıp diplomasının avantajlarını kullanmak istemekte ancak bu imkânı iş sektöründe bulamadığından iş arayarak kayıp bunca zaman geçirmektedir,
- Üniversitelere kısıtlı ve yeterli sayıda öğrenci alınmalı ve çok başarılı öğrencilerin üniversitelere girmesi sağlanmalıdır,
- Devletin tüm üniversite öğrencilerini kapsayacak şekilde gelir düzeyi ayırımı yapmadan her öğrenciye yurt imkânı sunmasıyla, öğrencilerin barınma ve yiyecek sorunun ve kötü yola düşme riskinin ortadan kalkması amaçlanmalıdır,
- Ülkenin en başarılı öğrencilerinin eğitim alacağı bir yüksek lisans, doktora ve mastır eğitiminin verileceği çok kaliteli bir üniversite oluşturulmalı ve burada proje, tez ve araştırma geliştirme planları yapılmalıdır,
- Bu üniversitede ülkenin her yerinden kendini geliştirmiş ve katkı verebilecek girişimci ve fikir üreten beyin takımlarının gönüllü olarak katıldığı bir inovasyon merkezi oluşturulmalı,
- Mesleğe başlayacaklar için yaptığı tahsilden sonra mesleki bir sınav ile sertifika alınması sağlanmalı,
- Her meslek erbabına muhakkak İSİG eğitimi ve sertifika alması zorunlu olmalı,
- Ticaret yapanlar için mutlaka girişimcilik sertifikası zorunlu olmalı.
Yukarıdaki maddeler ışığında hobi uğraşı olan, sosyal olan, sporcu ve mesleki eğitim alarak yetişen gençler çalışmış oldukları iş yerlerinde iş yerine ve işe adaptasyonları çok hızlı olarak ilerleyeceği için verimlilikleri ve faydaları da orantılı olarak artacak üretim ve iş kalitesi yükselecektir.
Bu sebeple eğitim olmazsa yapacağınız her yatırım sıfır olacaktır. Eğitim kalitesi ve deneyimli iş gücü her işin başına bir rakamını koyacaktır.
Ayrıca tarım ve hayvancılığa gerekenden çok daha önem verilmeli, çevre koruma önceliğimiz olmalı, TV’ lerden sürekli insanları eğitici ve öğretici programlar düzenlenmeli ve insanların, en önemli olan ahlaki değerler, saygı ve hoş görü kurallarına riayet edilmesi sağlanmalıdır.
Gelişmiş ve sanayileşmiş bir Türkiye için ilk olarak ahlaklı, eğitimli, saygılı, hakkına riayet eden, çalışkan ve üreten bir nesil gerekli.
Hayırlı haftalar diliyorum.