Askerine, vatandaşına kurşun sıkmayan ve bağımsız Türkiye için mücadele veren gençler için idamı 1972 de onaylayan meclisimizde 7 Mayıs 2004 de yirmi yıl önce bugün idam kaldırıldı. Yüzlerce askerimiz, vatandaşımız ve kundaktaki bebeklerimizin katili İmralı’da tutuluyor.
Ayrıca 12 Eylül 1981 ihtilalinde sistemin ortaya çıkardığı bölücülük ve ayrı görüşte birbirlerine düşman edilen ve bu sebeple hapse düşen sekiz sağcı ve on beş solcu genç insanlarımız idam edildi ve yüzlerce gencin işkenceye maruz bırakıldığını duyuyoruz.
Emperyalizmin ülkeye kurduğu bu tuzak ülke gençlerini birbirine düşman ederek kardeşi kardeşe vurdurarak ülkemizde ayrışmayı ve bölücülüğü getirmiştir.
Günümüzde halen siyasilerin benden olanlar ve benden olmayanları; illet, zillet, hain, fetöcü ve teröristlikle suçlayıp ayrıştırma dilini kullanması ülkemizin geleceği, akrabalık ve arkadaşlık bağlarının güçlülüğü, birlik beraberliğimizin ebediyeti ve sürdürülebilirliği açısından çok tehlikeli bir dil ve davranışlar sergilemektedir.
Ülke gençlerini ülkücü, devrimci, akıncı, sağcı, solcu, islamcı, sosyalist, milliyetçi ve muhafazakar diye ayıran zihniyet bu ülkeyi fakirleştirdi ve dışa bağımlı hale getirdi. Oysaki üç tarafı denizlerle çevrili, akarsu, ırmak, nehir, dere ve gölleri bulunan dolayısıyla her bölgesinde farklı toprak yapısında yaşayan doğal güzellikleri ve her türlü iklimi olan bu coğrafyanın dünyanın en gelişmiş ülke konumunda olması gerektiği halde açlık, işsizlik ve fakirlikle mücadele eder hale gelmesi akıl tutulması ve ihanetten başka birşey değildir.
Ülke vatandaşı olarak eğitim ve meslek sahibi olabileceğimiz ve bununla birlikte üretim ve ürettiğini satan bir devlet inşa etmenin alt yapısı için kendimizden başlayarak mevcut dışa bağımlı düzenin yerine üreten, sanayileşen, çalışan ve birlik beraberlik içinde hareket eden bir ülke yolunda adımlar atmamız gerekmektedir. Aklımızı başımıza almanın vakti gelmiş ve geçmiştir. Realiteyi ve gerçekleri görmemiz insani ve vatani görevimiz olmuştur.